
Merhaba değerli okurlar bugün Rüya Nedir? Rüyalarımızda Geleceği Görüyor Muyuz? Konularını hazırladık umarım beğenirsiniz. Keyifli Okumalar…
Rüya Nedir?
Rüyalar herkes için ne gibi manalar taşır pek bilinmez. Aslında rüya tabirlerini içeren kitaplara da pek itibar etmek, insanı hayal kırklığına uğratabilir. Din, rüya ile amel etmeyi emretmemiş. Rüyaların sonuçları kişilerin yaşayış durumlarına göre farklı çıkabilir. Fakat sadık rüyalar insanın yolunu projektör gibi aydınlatabilir.
Rüyalar, bir başka Alemin varlığını hatırlatan habercilerdir. Rüyalar da o alemin sahnesi hükmündedir.
Bestelenmeyen güftelerin notaları orada mevcuttur. Mikroskobun gösteremediği atomun yapısı, o sahnede görülür. En içti duygularımızı terennüm eden şiirlerimizin mısraları, romanlarımızın bölümleri, hikâyelerimizin isimleri, orada yazılıdır. Dik makinesinin iğnesinden, bilmem ne ilacının bulunmasına kadar, rüyaların rolü vardır.
Demek ki rüyalar, en ahmak insanı bile ötelerin varlığından haber veriyor. Öyle ise insan ölünce yok olup gitmeyecek, bir alemden en öteki deme geçecektir. Bu durumda Alemleri yaratan itaat etmeli, Ahiret alemine sevap dolu bir çanta ile gitmelidir.
İbn Haldun’a Göre Rüya
Rüya, ruhani bir şey olup, uykuda iken insani olan ruhun, manalar alemine dalması sonuda, gaibten kendisine akseden varlıkların şekli ve suretini bir anda görmesinden ibarettir. Zira insan uyanıkken vücudunun hal ve hareketlerini düzenleyip yönetmekle meşguldür. Bu yüzden ruhani hallerini düşünemez ve gaibden kendisine akseden bilgileri unutur. İnsan uyku halinde iken bedenle ve maddi şeylerle ilişiğini kestiği için, diğer ruhani varlıklar gibi o da ruhani bir varlık halini alır. Böylece gayb alemine yöneldiğinde melekler ve diğer latif cisimleri müşahede eder.
Rüyalarımızda Geleceği Görüyor Muyuz?
İnsanlarda geleceği önceden görebilme kudreti mevcut mudur? Acaba biz farkına varmadan henüz vuku bulmamış fakat ileride vukua gelebilecek hadiseler bir an için güzümüzün önüne geliyor mu?
Bu gibi sorular, ilim adamlarına ne kadar saçma gelir ! Bununla beraber daha geçenlerde bir ilim adamı, geleceği gözlerimizden saklayan engeli aşmanın yolunu bulduğunu söylemiştin.
İstikbali görebilmenin mümkün olduğu fikri yeni bir şey değildir. Uzun asırlardan beri, bazı seçme insanların kehanet hassasına malik olduklarına inanılmıştır. Fakat geçenlerde ilim adamları, kehaneti ilmi esaslara dayandıran bir raporla karşılaşmışlardı.
Raporu hazırlayan adamın şarlatan olmasına imkan yoktur. Zira batıl inanç sayılan bir hassayı ilim haline koyan John Williarn Dunne, İngiltere’nin ilk askeri uçağının planını çizen dünyaca tanınmış bir mühendisti.
Yayınlandığı tarihten bu güne kadar 23 yıl geçen “Zamanla bir tecrübe” adlı eser, Dunne’ın istikbalini görme sahasındaki müşahedelerini açıklamaktadır. Bir çok ilim adamlarının hücumuna uğrayan bu eser, aynı zamanda birçok fizikçi ve psikoloğa yeni araştırma alanları açmıştır.
Belki sizin de sizin için yepyeni bir hadise karşısında yaptığınız hareketleri, daha önce de yapmış olduğunuzu hissettiğiniz olmuştur. Psikologlar bu acayip hissi açıklamak için bir çok teoriler ortaya koymuşlardır. Bunlardan birine göre, zihnin bir oyunu neticesinde insan, bir saniye kadar önce gördüğü bir şeyi daha iyi görünce, bunu çok önce görmüş olduğunu zannetmektedir.
Dunne, hadiseyi büsbütün garip bir şekilde izah etti. Her hangi bir şeyi önceden görmüş olma zannının kuruntu olmadığını ve aynı tecrübenin, daha önce bir rüyada insanın başından geçmiş olduğunu iddia etti.
Dunne, kendisini bu garib deneyime girişmeye sevke den rüyaların birinde, kendini bir adadaki dağın yamacında görmüştü. Dağın üzerindeki çatlaklardan duman ve buhar sütunlan yükseliyordu. Bu manzara karşısında Dunne, “Allahım, bütün dağ infilak edecek” diye bağırmaktan kendini alamamıştır.
Rüyanın bundan sonraki bir sahnesinde Dunne, kendisini komşu bir adada bulmuştu. Ölüm tehlikesindeki adalıları taşıyacak gemiler aramakla meşguldü. Kendisine bu hususta yardım etmeye yanaşmayan Fransızlarla münakaşa ediyordu.
Sonradan Dunne, birkaç zamandan beri bulunduğu Afrika’nın ıssız köşesine gelen gazetelerde şu satırları okudu:
“Martinique’ de yanardağı infilak etti. 40.000’den fazla insanın öldüğü tahmin ediliyor.”
Dunne, yukardaki satırla başlayan makalede, Pele dağının indifaının, rüyasında gördüğü şekilde cereyan ettiğini okudu.
Dunne, önceden bilmesine imkan olmayan bir hadiseyi aynen rüyasında görmüştü. Rüya, hakikate tıpatıp uyuyordu.
Bu hayret verici hadise, Dunne’i epeyce düşünürdü. Senelerden sonra, rüyalar hakkındaki teorisini ortaya atmasına sebep olan ikinci bir rüya gördü.
Dunne, rüyasında, yüksek demir parmaklıklarla çevrili iki tarlanın arasındaki yolda yürüdüğünü görmüştü. Birdenbire, tarlaların birindeki bir at kişnemeye başladı. Parmaklığa bir göz atan Dunnegnin içi rahatladı. Hayvan, bunun üzerinden aktıramazdı Fakat bir kaç dakika sonra, arkasında nal sesleri duyarak başını çeviren Dunne, azgın atın arkasından geldiğini gördü.
Ertesi gün, mühendis, kardeşiyle balığa çıktı Yolda giderlerken bir aralık kardeşi, “Şu ata bak !”. diye haykırdı.
Etrafına bakan Dunne, rüyasında gördüğü yerde olduğunu hayretler içinde fark etti. Yüksek parmaklıkların arkasında da rüyasında olduğu gibi, bir at çılgınca tepinmekle meşguldü. Dunne, “Her şey rüyandaki gibi olacak değil ya, bu atın parmaklığı aşabileceğini zannetmem” dedi.
Fakat daha sözlerini bitiremeden at, parmaklığın üstünden atladığı gibi üzerlerine saldırdı. İki kardeş selameti kaçmakta buldular. Fakat Dunne, hadiseden ziyade, rüyasındaki kehanet dolayısıyla sarsılmıştı.
Rüyalarda şaşılacak bir şey yoktu. Hayreti gerektiren biricik yön, canlandırdıkları olaylardan önce gerçekleşmeleriydi.
Dunne, bu tür rüyalar görmeye devam etti. Bir kez rüyasında, kazaya uğramış bir tren görmüştü. Okay İskoçya’da geçmişti. önceleri geniş bir çayırda duran kalabalıktan başka bir şey görememişti. Fakat Birdenbire, otların arasında devrilmiş vagonları fark etmişti. Aylardan sonra İskoçya’ya Expresi kazaya uğrayarak Dunne’ın rüyasında gördüğü çayın yuvarlandı.
Dunne, ilk önceleri gelecekle ilgili olayları önceden görme özelliğinin yalnız kendisine özgü bir Özellik olduğunu sanmıştı. Fakat sonradan, aynı durumla karşılaşmaları ihtimali düşündü. Gerçekten de bir arkadaşı rüyada gördükten bir gün sonra ondan mektup almak veya dostlarla akrabaların rüyada öldüklerini görmek, sonra da ölüm haberlerini duyurmak gibi olaylar, pek çok kimsenin başından geçmiştir.
Bu durunmu göz önüne alan Dunne, insanın geleceği görmesini önleyen engelin, uykuda ortadan kalkabilmesinin mümkün olduğu kanaatine vardı. Fakat herkesin bu şekilde geleceği görmemesi, teorisini baltalıyordu. Bununla birlikte Dunne, bunu da açıklamanın çaresini buldu. Rüyaların çoğu, uykudan uyanıldığı anda unutulur.
Bu buluş, Dunne’ı bir takım deneylerde bulunmaya sevketti. O, yastığının adında kağıt kalem bulundurarak rüyalarını hemen kaydetmeyi adet edindi.
Daha sonra Dunne Düyaların:
1-Hiç bir deneye dayanmayan,
2-Geçmişteki bir deneye dayanan,
3-Gelecekteki bir deneye dayanan rüyalar diye üçe ayırdı.
Dunne, tanıdıklarını rüyalarını bu şekilde kaydetmeye
teşvik etti. Oxford öğrencileri tarafından yapılan bu tür deneyler, ortaya çok hayret uyandıran sonuçlar koydu. Sonuçlar düzene konduktan sonra, gelecekle ilgili rüyaların, geçmişiyle ilgili olanlardan çok daha fazla olduğu ortaya çıktı.